
Kasırga ve Yabanmersinleri Üzerine
“Ufak dokunuşlar yapıyorum gündüz ile gece arasında.”
“Bir dokunuşla başlar her şey. Sonrası dünya…”
Kasırga ve Yabanmersinleri yazar Çiyil Kurtuluş’un 2017 yılında Dedalus Kitap tarafından yayımlanan ilk öykü kitabı. İçinde on dokuz öykü yer alıyor. Her biri birbirinden bağımsız gibi görünse de öyküler birbirini tamamlayarak, kendi içinde barındırdığı özel bir ritimle ilerliyor. Dili oldukça sade, akıcı ve her türlü fazlalıktan, metaforlardan uzak.
Aile içi çatışmalar, kadın erkek ilişkileri, yalnızlık, hayal kırıklığı ve karamsarlıklar diyalogların içine gizlenmiş. Bunlar, eğitimli insanlara özgü kırılganlıklar. Hastalıklar. Şehir öyküleri.
Öykülerin neredeyse tamamı diyaloglar ve monologlar üzerinden gelişiyor. Bunun en güzel örneği de “Kasırga ve Yabanmersinleri”: Long Island Adası’nda bir evde, hafta sonunu birlikte geçirmeyi planlayan bir çift, yaklaşan kasırga ve davetsiz erkek misafirin katılımıyla oluşan rekabet ve gerilim ortamı. (“Kasırga ve Yabanmersinleri”, “Gizlendiğim Yerde”, “İşini Gör” gibi bazı öyküler ABD’de geçiyor.)
Diyalog ve monolog tekniğinin en çok bu öyküde olmak üzere öykülerin çoğunda başarılı bir şekilde kullanılmasının yanı sıra, metinleri okurken yakın plan bir sahne izlediğiniz hissine kapılmanız da mümkün. Sahneler neredeyse bir radyo tiyatrosu dinlediğinizi düşündürebilecek kadar etkili ve inandırıcı canlandırılıyor. Sanırım yazarın öykünün yanı sıra oyun yazarlığı deneyiminin de olması (Biraz Sen Biraz Ben ismiyle sahnelenen, Ayça Damgacı ve Nuri Harun Ateş’in oynadığı bir metni de kaleme almış) yeteneğini pekiştirmiş.*
“Bir Dolu Elbise” ve “Andaç” isimli öykülerde kadın erkek ilişkilerine, içerden ve derin bir bakış açısı getiriliyor, hatta anlatmaktan çok gösteriliyor ve yaşatılıyor. Kavgalar, kıskançlıklar, tükenen evlilikler, mutsuzluklar. Hepsi olması gerektiği kadar. Ne eksik ne fazla.
“Yunus Yunusu” ve “Nasa’dan Onaylı” isimli öykülerse esprili bir dille yazılmış. Benim favori öykülerim “Havuz” ve “Avcı” ikisi de diliyle diğerlerinden bir parça ayrılıyor.
Yazarın öykülerinin daha şimdiden okurunu seçtiğini söyleyebiliriz. Kasırga ve Yabanmersinleri, ilk kitaptan çok daha fazlası. Sıradakileri merakla bekleyeceğiz.
* “Buse’yle Handan el ele, dayanışma dolu günlere”, Agos, 10.03.2017
YORUMLAR
Uno Chiyo: 20. Yüzyıl Japon Edebiyatında Aykırı Bir İsim
Aslı İdil Kaynar
George Orwell’in 1984’ünü Niçin Okumalıyız?
Erdinç Akkoyunlu
Emile Zola’nın Thérèse Raquin Romanında Suç ve Ceza
Hülya Soyşekerci
Kozmik Tokat: Tenzil-i Rütbe
Ergin Ozan Ekşioğlu
Parçalanmış Zamanlar
Semih Gümüş
Babam’a Mektuplar I: Fantom Ağrısı
Deniz Gündoğan İbrişim
Synonymes / Eşanlamlılar – Bir Varoluş Mücadelesi
Özkan Ali Bozdemir
Kabil’in Dili ve Öfkesinin Sınırları
Erhan Sunar
Bir Resmin Kalmış Bende...
Uğur Vardan
Kutsal Aile Öyküleri
Fulya Kılınçarslan
Ormanı Düşlemek, Ormanda Yaşamak
A. Ömer Türkeş
George Orwell’in 1984’ünü Niçin Okumalıyız?
Erdinç Akkoyunlu
İyiliğin Vicdanı, Aklın Gaddarlığı
Murat Erdin
Pascale Roze'nin Avcı Sıfır'ı ya da Bizim Bahtsız Yazgımız
Sedat Sezgin
Bir Nevi Deja Vu: Yeşil Rehber
Deniz Moralıgil
Pieta: İnsan Eti İle Anne Arasındaki İntikam Bağı
Halil Dusak