
Taşın Altındaki Kuş
Kuşlar, ıssız bir gölün kıyısında yaşayan iki kardeşin yalnızlıkla ve özgürlükle tanışmasını ve bu ikisi arasındaki mücadelesini büyük bir gerçeklikle ele alan güçlü bir roman.
Özkan Ali BozdemirTarjei Vesaas’ın 1957’de yayımlanan ve Ekim 2015’te Timaş Yayınları tarafından Türkçeye çevrilen romanı Kuşlar, doğanın ıssızlığında başlayıp biten hikâyesi ve yalnız karakterlerinin bu ıssızlıktaki yaşam mücadelesiyle öne çıkan oldukça etkileyici bir eser. Romanda Norveç’in uzak bir dağ köyünde, durgun bir göl ve karanlık bir orman manzarasındaki derme çatma kulübelerinde yaşayan Hege ve Mattis adlı iki kardeşin hikâyesi ele alınırken o bölgenin doğası ve iklimi de başka bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Roman bütününde çok sayıda karaktere yer verilmemesi ve ‘olay’ merkezli bir anlatının tercih edilmemesi de kuşkusuz ki doğanın gerçek bir karakter olarak işlenmesine olanak sağlıyor. Mattis (37), ablası Hege (40) ile birlikte yaşayan ve yaşamaktan başka bir çabası olmayan saf, iyi niyetli biri. Hege ise kardeşine kol kanat geren, onu kötülüklere karşı korumak ve yalnız bırakmamak için bütün gününü kulübesinde geçiren, mücadeleci ve Mattis’e göre daha olgun, anlayışlı biri. Ördüğü hırkalarla evin geçimini de sağlayan Hege-Mattis’in bir işte düzenli olarak çalışmadığına bakılırsa – bu anlamda aileyi ayakta tutan kişi olarak da düşünülebilir. Tarjei Vesaas romanın giriş bölümünde bu iki kardeşin olağan yaşamlarını bize anlatırken hayatta kendilerinden başka kimsesi olmayan Mattis ve Hege’nin arasındaki o sağlam ilişkinin ne kadar güçlü olduğunu da gösteriyor bir bakıma. Ancak hikâye açıldıkça bu yakın ilişkide derin bir kardeşlik veya dostluk bağından ötede daha başka duyguların saklı olduğunu anlıyoruz. Hemen her sohbetlerinde anlamsız bir tartışmaya doğru sürüklenen iki kardeş, sonunda ortak bir çözüme varsa da bir türlü anlaşamazlar. Mattis ve Hege arasındaki anlaşmazlıklar bazen küçük ve sıradan bir olayın tetiklediği, bazense büyük suskunluklarla birlikte gelen güçlü ve onarılması mümkün olmayan kırgınlıklara sebep oluyor. Aynı çatı altında yaşayan bu iki kardeş, iletişimsizliğin yol açtığı sorunlarla baş etmek zorunda kaldığı gibi, kendilerine ve yaşama karşı duydukları yabancılaşma da bu sorunlarla birlikte büyümeye başlıyor.

YORUMLAR
Montaigne’nin Denemeler’i Kimin İçin Yazıldı?
Erdinç Akkoyunlu
Uno Chiyo: 20. Yüzyıl Japon Edebiyatında Aykırı Bir İsim
Aslı İdil Kaynar
Emile Zola’nın Thérèse Raquin Romanında Suç ve Ceza
Hülya Soyşekerci
Kozmik Tokat: Tenzil-i Rütbe
Ergin Ozan Ekşioğlu
Parçalanmış Zamanlar
Semih Gümüş
Babam’a Mektuplar I: Fantom Ağrısı
Deniz Gündoğan İbrişim
Synonymes / Eşanlamlılar – Bir Varoluş Mücadelesi
Özkan Ali Bozdemir
Kabil’in Dili ve Öfkesinin Sınırları
Erhan Sunar
Bir Resmin Kalmış Bende...
Uğur Vardan
Kutsal Aile Öyküleri
Fulya Kılınçarslan
Ormanı Düşlemek, Ormanda Yaşamak
A. Ömer Türkeş
Montaigne’nin Denemeler’i Kimin İçin Yazıldı?
Erdinç Akkoyunlu
İyiliğin Vicdanı, Aklın Gaddarlığı
Murat Erdin
Bilincinin Cehennemine Giriş Belgesi: Tünel
Sedat Sezgin
Bir Nevi Deja Vu: Yeşil Rehber
Deniz Moralıgil
Pieta: İnsan Eti İle Anne Arasındaki İntikam Bağı
Halil Dusak